MERHAMETLİLERİN MERHAMETLİSİ
Merhamet kendisine yapılan tüm kötülüklere rağmen karşısındaki kişiye acımak ve onun iyiliğini düşünmektir. Merhamet duygusuna sahip olan insanlar bağışlayıcı ve affedici duygular sergilerler. Hz. Mevlana bir sözünde şefkat ve merhamette güneş gibi ol demiştir. Merhamet duygusu insana anne karnında aşılanan bir duygudur. Merhametli insan Allah-ü Teala katında mertebesi yükselir.
Şüphesiz ki insanların içinde en merhametli kişiler Peygamberlerdir. Peygamberler bile kendilerine yapılan onca kötülüklere rağmen insanlara merhamet göstermiş ve büyük müşrik toplumlarının helak olmalarının önüne geçmiştirler.
Şüphesiz ki Hz. Muhammed (S.A.V) ‘in Taif hadisesi bunlardan bir tanesidir.
Efendimiz çok zor şartlarda Allah’ın kelamını insanlara ulaştırmaktadır; fakat Mekke’nin büyük çoğunluğu iman etmemektedir. Efendimiz kimin iman edip kimin iman etmediğine bakmaksızın ilahi mesajını tebliğ etmektedir. Efendimiz bu olaylar sonucun da, Taif’ e gitmeye karar verir. Yanına yardımcısı olan Hz. Zeyd’i de alarak yola koyulurlar. Çileli bir yolculuğun ardından Taif şehrine ulaşırlar. Efendimiz tek tek tüm evlere dolaşarak Allah’ın mesajını kullarına ulaştırır; fakat onlarda Mekkeli müşrikler gibi inanmazlar ve ona hakaret ederler. Bu olayların sonucunda Peygamber efendimiz ve Hz. Zeyd şehri terk etmek için yola düşerler. Fakat eli kanlı katiller, peygamber efendimizi yolda beklemektedirler. Efendimiz ve Hz. Zeyd tam şehirden çıkarlarken bu kalbi mühürlü ve eli kanlı katiller onlara küfür etmeye ve taşlamaya başlarlar. Efendimiz etrafında ki kalabalığa hüzünle bakar, hepsinin yüzlerinde nefret ve ağızlarında ağır hakaretler vardır. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Allah’ın dinine davet ettiği insanlar tarafından taş yağmuruna tutulmaktadır. Taşlar Peygamber Efendimize ve Hz. Zeyd’ e isabet etmektedir. Hz. Zeyd çaresizlik içinde kıvranmakta ve tek derdi peygamberi korumaktır. Hz. Zeyd müşrik toplumuna yalvararak ne olur peygambere atmayın bana atın diyerek peygamberimize siper olamaya çalışmaktadır.
Lakin taş yağmuru o kadar fazladır ki Peygamber Efendimize ve Hz.Zeyd’ e isabet etmektedir. Hz.Zeyd in asıl canını yakan, vücuduna isabet eden taşlar değil: isabet etmeyenlerdi . Çünkü isabet etmeyen taşlar Allah Resulu’na isabet etmektedir. Efendimiz elini başının arasına alarak kendini korumaya çalışır. Merhametsiz zalimler Peygamberimizin kolundan tutup yerden kaldırarak dalga geçmeye onu tekrar taşlamaya başladılar. Hz Zeyd bu sırada peygamberimizin beddua edeceğini düşünür. ama Peygamber Efendimiz, rahmet peygamberidir. O Taif halkı için endişelenmektedir. Onlar için o mübarek dudaklarından tek bir beddua bile dökülmez. Peygamber efendimiz ve Zeyd şehirden biraz uzaklaştıktan sonra bir üzüm bağına sokulurlar.
Efendimiz ve Hz. Zeyd yaralarını su ile temizleyip vakit geçirmeden iki rekat namaza dururlar. Tam o sırada Cebrail (a.s) gelir. Cebrail Peygamberimize isterse bir sözüyle dağları Taif halkının üzerine kaldırıp onları helak edebileceğini söyler. Fakat efendimiz beddua yerine dua etmeyi seçer. İşte merhamet budur: kendisine bir insanın yapabileceği en büyük zalimlikleri yapan Taif halkına kıyamaz ve ben onların helak olmalarını değil, onların nesillerinden merhametli insanların gelmesini dilerim diyerek ne kadar merhamet sahibi olduğunu bizlere göstermektedir.
Allah bizlere de Peygamber Efendimiz gibi merhametli olmayı nasip etsin…